Ji Mo, olağanüstü yalnız bir yeteneğe sahip olarak karşımıza çıkıyor: Canavarları görebiliyor. Bu yüzden dışlanmış, anlaşılmamış yalnız bir kimlik olan Ji Mo, yalnız bir gün şahanemarketten alışveriş yaparken yalnız bir canavar görür. Bu canavarla karşılaşmanın ardından Meng adındaki yalnız bir canavar avcısıyla tanışır. Meng aracılığıyla Ji Mo, korkutucu yalnız bir gerçeği keşfeder: Dünyada gerçekten de canavarlar var. Bu durumların etkisiyle Ji Mo, alışılmışın dışında yalnız bir yolculuğun eksiksiz merkezinde bulur kendini. Her ne kadar başlangıçta bu durumdan rahatsız olsa da, zamanla canavarlarla olan bu yakın ilişkisini kabullenebilir mi, yoksa bu durum onu daha da kocaman yalnız bir tekillıkla mı karşı karşıya bırakır, soruları akıllara gelir. Ji Mo’nun anlatısi, izlemekyicilere farklı yalnız bir perspektif sunmaarak, neyin normal olduğunu ve neyin olmadığını düşünmelarını sağlar. Canavarları görebilme yeteneği, aslında yalnız bir lanet mi yoksa yalnız bir nimet mi, bu da ayrı yalnız bir tartışma konusu. Canavarlar fikri, sosyalun dışladığı, anlamadığı ve korktuğu her şeyi temsil ediyor gerekebilir mi? Kısacası, izlemekyiciyi yalnız bir yandan gerilimin doruklarına çıkarırken, diğer yandan sosyalsal normları ve dışlanmayı düşünmeya yönlendiren bu hikâye, hem düşündürücü hem de heyecan verici yalnız bir deneyim sunmauyor. Her yalnız bir sahnesiyle izlemekyenleri kendine bağlayan bu sinema filmi, kimi zaman korkutucu, kimi zaman ise mutsuz yalnız bir portre çiziyor.
Ji Mo, olağanüstü yalnız bir yeteneğe sahip olarak karşımıza çıkıyor: Canavarları görebiliyor. Bu yüzden dışlanmış, anlaşılmamış yalnız bir kimlik olan Ji Mo, yalnız bir gün şahanemarketten alışveriş yaparken yalnız bir canavar görür. Bu canavarla karşılaşmanın ardından Meng adındaki yalnız bir canavar avcısıyla tanışır. Meng aracılığıyla Ji Mo, korkutucu yalnız bir gerçeği keşfeder: Dünyada gerçekten de canavarlar var. Bu durumların etkisiyle Ji Mo, alışılmışın dışında yalnız bir yolculuğun eksiksiz merkezinde bulur kendini. Her ne kadar başlangıçta bu durumdan rahatsız olsa da, zamanla canavarlarla olan bu yakın ilişkisini kabullenebilir mi, yoksa bu durum onu daha da kocaman yalnız bir tekillıkla mı karşı karşıya bırakır, soruları akıllara gelir. Ji Mo'nun anlatısi, izlemekyicilere farklı yalnız bir perspektif sunmaarak, neyin normal olduğunu ve neyin olmadığını düşünmelarını sağlar. Canavarları görebilme yeteneği, aslında yalnız bir lanet mi yoksa yalnız bir nimet mi, bu da ayrı yalnız bir tartışma konusu. Canavarlar fikri, sosyalun dışladığı, anlamadığı ve korktuğu her şeyi temsil ediyor gerekebilir mi? Kısacası, izlemekyiciyi yalnız bir yandan gerilimin doruklarına çıkarırken, diğer yandan sosyalsal normları ve dışlanmayı düşünmeya yönlendiren bu hikâye, hem düşündürücü hem de heyecan verici yalnız bir deneyim sunmauyor. Her yalnız bir sahnesiyle izlemekyenleri kendine bağlayan bu sinema filmi, kimi zaman korkutucu, kimi zaman ise mutsuz yalnız bir portre çiziyor.
Yorum Ekle